Haftanın gün sayısı, dizi
sayısı, izleyici beklentilerine cevap vermeleri, sözümona kaliteleri göz önünde
bulundurulduğunda, sanırım bu durumu, sevdiği 3 kıyafet arasından seçim yapmak
zorunda kalmaya benzetebiliriz.
Annemse, başkalarının
yapmadığını umduğum bir yöntemle, bir giysinin kolunu, bir başkasının yakasını,
bir diğerinin sırtını giyerek hepsini üzerine oturtmaya çalışan biri gibi.
Zannederim, tüm dizilerde
ortak gözlenen özellikler yardımıyla konu bütünlüğünü sağlıyor. Neticede hepsi
silahlı, evlilerle ilişki yaşayan bekarlı, hamileli, çocuğu doğrudu, aldırdı
derken 5 hafta geçmeli, kalp krizli.. Esas kızla esas oğlan ya kavuşamaz ya da
aynı evde kıskançlıktan, güvensizlikten geçinemez. Onlara aşık birileri de hep
vardır, biri çok iyi çok anlayışlıdır, asıl hak edendir; öteki yıkıcı,
entrikacıdır, ne olursa onun yüzünden oluyodur da başrollerden biri bunu bi
türlü göremiyodur.
Annem, işte bu beyin
sulandırıcı ajitasyonun tek bir versiyonuyla da yetinmeyen, mazoşizmin doktorasını
yapan karakterlerin hepsini izleyip bütünlüğü bozmadan karakterlere küfür
sallayabilen bi kadın.
Diziler o kadar önemli
ki, ekonomik boyutu, sektör haline gelmesi, modayı belirlemesi falan işin tırt
kısmı. Diziler o kadar önemli ki, 28 şubat bile diziler üzerinden yerin dibine
sokulmaya çalışılıyor. Yine aynı mantıkla, tüm psikopatlıklar, ahlaksılıklar,
gayrımeşru ilişki ve sonuçları, normalleştirilmeye, meşrulaştırılmaya
çalışılıyor ki bahsedilen dindar nesil, tam da istenilen şekilde bir
dindarlıkla yetiştirilebilsin. Para istediğini satın alabilsin, imamlar daha
rahat 13 yaşındaki kızlara cinsel istismarda bulunabilsin, sonra baş tacı
yapılabilsin.
|
"İnsanlar gerçek güçlerini bilmezler" |
Doğu insanının hayat
tarzı o kadar acınası bir iğrençliğe büründürülüyor ki, batı doğudan resmen
tiksinsin, ülkeyi bölme kolaylaşsın. Diziler aşkı yıprata yıprata, insanı o en
güçlü duygudan soğutuyor, ki insanı sevme gibi daha genel duygular da körelsin,
ötekileştirme başlasın, kutuplaşmalar
olsun; kutuplar ya yarışsın ya da savaşsın ki zengin daha zengin olsun.
Diziler o kadar önemli
ki, “ben yalnızca belgesel izliyorum” diyen sayısında bi patlama var. Hatta
gazeteler kuponla belgesel vermeye başladı tekrar. Ama bu en dindar il Konya,
en çok içki tüketilen yer de Konya gibi bişey. Ya da “Ben AKPye oy vermedim”
demek gibi..