26 Nisan 2011 Salı

Sikendallar Her Yerde Efenim, Durduramıyoruz

Seçimler yaklaşıyor, seçim havasına girip girmemek arasında gidip geliyor gündem.

Seçim dediğin, kartşı partiye çamur atmakla olur, öteki partiler "güneş balçıkla sıvanmaz" tarzı atasözleriyle geçiştirirler. Ama o gün geldiğinde herkes torpil yaptırdığı, tayin çıkarttığı, fakirse yardım paketini aldığı, hiçbiri değilse de babadan zihnine yerleştirilen partiye oyunu atar geçer.

Ama bu sefer öyle olmadı, demiyorum. Keşke diyebilsem. Bu seçim dönemi de gayet "Benim ürettiğim proje, senin ürettiğin hayal" diyerek, "Sen yolsuzsun, ben masumum" diyerek, "Güneş balçıkla sıvanmaz, bizi çekemiyorlar" diyerek geçiyor.

Bir de skandallar var, aslında her hükümetin, hele bir de yüksek oy aldıysa ve anayasayı değiştirme gücüne sahipse, seçimlerden en az aynı koltuk sayısıyla galip gelmesi kuvvetle muhtemelse, kaçınması gereken türden skandallar.


Hükümetsiniz, her türlü olanak elinizde, yasalar elinizde, kadrolaşma konusunda altyapıyı iki dönemde kurmuş, şimdi ülkenin en önemli meslek ve noktalarına ülkenin geleceği olan gençleri, ama sizin istediğiniz gençleri yerleştirmek kalmış. Muhalefet olanları toplu halde hapse atarak korku ortamı yaratmayı da başarmış, bir sonraki seçime hazırlanıyorsunuz. Daha önce de skandallarla uğraşmış, ama seçim öncesine denk gelmediği için yolsuzluğu başka gündem konularıyla örtmeyi başarmışsınız. Deniz Feneri Derneği, RTÜK, Ergenekon, KCK sizi durdurmamış, daha da güçlendirmiş ve meyvesini ÖSYM ile toplamaya devam edersiniz diye düşünüyorsunuz. İşte orda çatlak oluşuyor. Tepki baraj gibi. Ne deseniz yutmuyorlar. Ne kadar tıpa taksanız başka yerden sızıyor. Saçmalamaya başlıyorsunuz. Çünkü gündem değişmek bilmiyor.

ÖSYM haberlerini okuyorum. Skandalların KPSS ile başlayıp, YGS ile devam edip, ALES ile ayyuka çıkması herkeste bir "bardak taştı" tepkisi ortaya koyuyor. Cumhurbaşkanı ve  başbakan yardımcısı YGS skandalı patlak verdiğinde açıklama yaparak ÖSYM başkanına "tatmin olduk" sözleriyle sahip çıktıkları için tepki çekmişlerdi. Skandallar bitmek bilmeyince tepki verenler tarafından "tatmin" kelimesi Türkçenin elastikiyetine uğratılarak bu iki önemli siyasi isme tepkilerini  "hani şifre yoktu?" tarzında devam ettirdiler. Bağımsız bir kuruma, hükümet ve devletin tarafsız zirvesi katında sahip çıkmak, daha sonra da kurum başkanını istifaya çağırmak yerine sahip çıkmaya devam etmek de bazı sonuçlar doğurdu elbette. Saçmalama işte orda başladı.Mesela Bülent Arınç'ın rahatsız olduğu durum, bu olayın seçim öncesine denk gelmesi; birilerinin kayırılmış olması değil. Araştırılmasını istediği durum suçun sahibini bulmak ve cezalandırmak değil; bunu seçim öncesine getirmenin sorumlusunu bulmak.Skandallara imza atan bir kuruma sahip çıktıkları için rahatsız olmuyorlar, daha da dibe batarak, bunun bir komplo olduğunu ima edip, sıyrılmaya çalışıyorlar.

Oysa bu ülkenin geleceği olan gençler ve onların içine düştükleri durum umurlarında değil. Üzücü buldukları, skandalın kendilerine zarar veriyor olması. Dünyanın herhangi bir başka yerinde örneğini göremeyeceğiniz bir özgüvenle yolsuzluk ve hukuksuzluk silsilesine batmış, oy oranında göze batmayacak bir değişime sebep olacak bu skandalı da önemsemeyerek gündemin değişmesine çalışıyorlar. Çünkü biliyorlar ki, bizim seçmenimiz skandal falan tanımaz, oy vermeye devam eder.

1 yorum:

  1. Turkish Underwearing desing
    www.yoncatoptan.com
    If you wisit me , I will be glad:)
    :)
    :):)
    :):):)
    :):):):
    Kendi İşiniz olmasını istermisiniz?

    YanıtlaSil