22 Nisan 2011 Cuma

Tatmingiller Cemaati

Anlamıyorsunuz. Bu ılımlı islam dedikleri yeni rejim falan değil. Bu basbayağı bir mezhep.

Bir alevi olarak, benimsemediğim pek çok yönü olan alevilik bir mezheptir mesela, kitabın emrettiği müslümanlıktan pratikte biraz farklıdır. Namaza, ibadete, camiye, oruca bakış açısı değişiktir. Sünnilik pratikte kitaba en yakın mezheptir. Başka mezhepler de vardır.

Bir de ülkemizde ılımlı islam diyerek, politikayla, mahalle baskılarıyla insanlarımıza dayattıkları bir mezhep var. Mesela ılımlılık kelimesi, paranın tenle temasından sonraki vücut ısısındaki ılımayı işaret eder. Marstan geldiğine inanmamıza sebebiyet veren yeşil kanları çekiyor olacak; yeşil sermayeye daha yakın durur bu mezhep. Marstan geldiklerine inanıyoruz, çünkü hiçbir akciğer ya da böbrek insan kanındaki bu kadar günahı temizleyemez, donar o kan.

Ortaçağın papazları misali, insanlığın eğitimine, gelişime karşı olan bu mezhep, islamiyetle alakası olmayan bir şekilde, asıl yeşil sermaye sahibinin maşasının maşası için hutbeler okutarak, sözgelimi, başbakana karşı gelmek, Allaha karşı gelmektir gibi dini sömürülerle beslenmektedir. 

Tatmingiller mezhebi adını vermek istediğim bu güruh müslümanlığı mutasyona uğratmadan önce Marsta yahudilerdi desek, delillere uygun konuşmuş oluruz. Yahudi topluluğu da insanların gözünün içine baka baka paranın ve gücün azınlık bir kesimde toplanmasına var gücüyle çalışmakta, çoğunluğun aç, ve toklara muhtaç olmasını sağlamaktadır.Tatmingiller mezhebinin dayanağı ve asıl var oluş amacı da zaten müslümanlığın, gerçek müslümanlığın güçlü azınlık kesimi beslemesi, güçlendirmesi, bunu yaparken de zayıflayarak ilerde beslediği güce başkaldırmamasıdır.

Tatmingiller mezhebi mensupları dış görünüşlerinden derhal tanınabilirler. Müslümanlığın yükseliş döneminde, henüz din bir iktidar oyuncağı değilken, henüz her müslüman amaç için bir ve eşitken, aleviler başlarına kırmızı bant takarlar ve öyle savaşırlardı. Ancak öyle tanınırlardı. Bir kızılbaşı bir başka müslümandan ayırmanız yalnızca o ince detaya bağlıydı, çünkü herkes Allah'ın kulu, herkes eşitti ve çifte standart dinen yasaktı.

Tatmingiller mezhebi gördüğümüz kadarıyla bu eşitliği benimsemeyerek, başörtüsünü sıkmabaşa, sıradan bıyığı badem bıyığa çevirip, sermayeyi beslemeyeni ötekileştirip, çeşitli suçlarla dışlamadan tutuklamaya kadar giden "rengini belli etme" oyunlarına başvurdular.

Mezhebin son manevrası açıkça ve utanmadan halkı bölücülüğe ve bölünmeye teşvik etmek oldu. Ötekileştirme deneylerine müptela olmuş farklı din, dil, ırk, etnik drup ve fikirden milyonlarca kobay da, zil ve eti gördükçe salyasını akıtmaya devam ediyor. Bu da bizi en başa götürüyor: O salyayı yaratan bir güç olduğu inancıyla, salyanın doğasını kontrol edemeyen halk, zile mahkum kalmaya devam edecektir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder